Aşağıdaki derlemeyi ilk kez Haziran 2011 seçimlerinden hemen önce yayımlamıştık. Ne yazık ki, aradan geçen onca yıla rağmen, devrimci çevrelerin burjuva seçimlere yaklaşımında, o zaman yaptığımız "Komünist ve Devrimci Sol bu seçimlere de işçi sınıfına ve emekçi kitlelere gerçek bir bağımsız ve devrimci politika öneremeyen konumuyla giriyor" saptamamızı değiştirmemizi gerektirecek bir gelişme olmamıştır. Tek fark, o dönemde devrimci eğilimli çevrelerde pasif boykot tavrı ağır basarken günümüzde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde boykot ve parlamento seçimlerinde HDP (günümüzde YSP) adaylarını (HDP/YSP'nin genel reformist çizgisine ve halkların temel sorunlarını TBMM'de ve anayasal/yasal düzen içi reformlarla çözme konusunda yarattığı reformist hayallere öze ilişkin hiçbir eleştiri getirmeden) destekleme tavrı ağır basmaktadır. Ne yazık ki komünist ve devrimci eğilimli çevreler bir uçtan (burjuva seçimlerine katılmanın burjuva düzeni meşrulaştırmak anlamına gelmek zorunda olduğunu, devrimci bir seçim çalışması yapmanın mümkün olmadığını iddia eden pasif boykotçu, "sol" oportünist anlayıştan), diğer bir uca ("kötünün iyisi" olarak reformist partileri ve adayları desteklemeyi alışkanlık hale getirmeye) savrulmuştur. Aslında iki anlayışın temeli de aynıdır, devrimci güçlerin kendi bağımsız inisiyatiflerine ve güçlerine güvenmemeleri.
Görüşümüze göre, emekçi kitlelerin korkunç bir ekonomik yıkımı günbegün yaşadığı ve kapitalistlerin doymak bilmek kâr hırsı ve burjuva hükümetlerin umursamaz politikaları sonucunda yüz binlerce insanın hayatını kaybettiği bir depremle derinden sarsıldıkları koşullarda, komünist ve devrimci güçler, her şeye düzen içinde çözüm bulunabileceğini iddia eden liberallerden ve reformistlerden farklı olarak, bu seçimlerden her şeyden önce ve esas olarak devrimin ve komünizmin propagandasını yapmak, ezilen ve sömürülen yığınların temel sorunlarının asla burjuva seçimler ve burjuva parlamento yoluyla çözülemeyeceğini anlatmak için yararlanmalıydı. Bunun için de Marx ve Lenin'in özellikle vurguladıkları gibi, ne "demokrat" maskeli burjuva partilerinin "bu köprüden önceki son çıkış" vb. umacılarına, ne de küçük-burjuva reformistlerin "oyları bölmeyin" laflarına bir nebze bile kulak asmayarak net bir devrimci program temelinde ortak bağımsız devrimci adaylar gösterilmeliydi. Burjuva ve küçük-burjuva akımların bu türden şantajlarına kendilerini kaptıranların istemeyerek de olsa burjuva politikasının birer aletine dönüşecekleri ve dönüştükleri açıktır. Aşağıdaki derlemeyi bu görüşümüzün temellerini bütün yönleriyle ortaya koyduğu, aynı zamanda komünistlerin burjuva seçimlerine katılmasının temel ilkelerini net bir biçimde özetlediği için yeniden yayımlamayı uygun görüyoruz. - İşçi Sınıfının Kurtuluşu.