Ulusal harekette iki (veya daha fazla) eğilim arasındaki çelişkiler artık gizlenemiyor zira Kürdistan ve Ortadoğu gerçekliği ne kadar zorlanırsa zorlansın "devletin ilgili birimleri"yle masa başında kotarılan tasfiyeci planların çerçevesine bir türlü sığmıyor. Her zaman "sol" gösterip sağ vuran söylemlerini kimilerinin çok esprili, "halk tarzı", sevimli vb. bularak bayıldığı "Cihangir sosyalizmi"nin büyük kahramanı Bay S.S. Önder Haziran Direnişi'nden "anti-Leninizm" dersleri çıkardıktan (Lenin'i uzun zamandır okumadğı ve eski okuduklarını da pek hatırlamadığı anlaşılan Bay Önder'e göre Lenin kitlelere "yukarıdan aşağıya" bilinç götürmeyi savunuyormuş, Gezi ise "Bugün ihtiyaç olunan şeyin tam bir tersine Leninizm olduğunu" kanıtlamış) sonra şimdi de Atatürk heykellerine göğsünü siper etme ve -çizgidaşı ve yakın dostu Sırrı Sakık'la beraber- Hakan Fidan için reklam kampanyası yürütme görevlerini üstlenmiş... Ne diyelim, hayırlı işler bay Önder...
Bay Önder'in son tv şovundan seçme inciler:
"... Bu heykel meselesi [Mahsum Korkmaz'ın heykelini kastediyor] benim içimin ısındığı bir mesele değildir. Ama baktığınız zaman dikilmesi gereksiz, yersiz, zamansız bir iştir. Çözüm sürecinin ruhuna da uygun değildir.
"... Atatürk heykellerine saldırılar düzenleniyor. En az devletinki kadar saçma. Onu yapanları da protesto ediyorum. Önüne siper ederim kendimi. Siz onun heykeline saldırı yaptığınız zaman o insanlarla aynı saftasınız demektir.
"... Cemil Bayık'ın ('HDP [Beyoğlu'ndaki] marjinallerden kurtulmalıdır') sözleriyle beni kastetmiş olmasını dilerdim ama değil. Seçim sonuçları ortaya çıktı ki bu marjinaller sonuçları ikiye katlamış. Bayık'ın sözleri açıkçası beni yaralayan bir tespit oldu. Burdan kim kasdettiğini bilmiyorum. Beni kastetmiş olmasını dilerim. Ben marjinalliğe değil ama kurtulmak kelimesine takıldım. Bizim bileşenler için kullandığımız bir terim değildir. Ben bu partinin ilk dört kurucusundan biriyim. Herkesin burun kıvırdığı zaman buna inanan insanlardan birisiyim. Bütün bileşenlerimizi bu çatı altına çağırma girişimlerinde bulundum. Siyasi alt yapısını hazırlayanlardan biriyim. Emeğim var, bunu çürütmem. Son güne kadar emek verenlerle birlikte gideceğiz. Bütün marjinal kardeşlerime diyorum ki, biz bu yola birlikte çıktı, sonuna kadar da birlikte gideceğiz. En büyük marjinal olarak kendimi görüyorum. Siyaseti bırakırsam Cihangir'de muhtarlığa aday olurum. Cihangir'i kimseye yedirmem.
"... Hakan Fidan'ın Dışişleri Bakanı olmasını isterim. Belirli bir mesafe yürüttük kendisiyle. Büyük bir barışı kuruyoruz. Görüşmeler yürütüyoruz. Yakın mesaiye girince de bir güven temelinde bu ilişkiyi götürüyoruz. Bir an önce Dışişleri Bakanı olsun."
Dünyanın acaba başka hangi ülkesinde, "sosyalist" olma iddiasındaki bir milletvekili televizyona çıkıp o ülkenin istihbarat teşkilatının başının bakan olmasını istediğini açık açık ilan edebilir? "Köpeksiz köyde değneksiz dolaşmak" diye buna denmez de başka neye denir? Bu vatandaşlara ve onların destekçilerine naçizane önerimiz, önümüzdeki seçimlerde kampanya şarkısı olarak "bir başkadır benim memleketim" parçasını kullansınlar...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder