1960'lı yıllardan beri Koç Holding'in toplu sözleşmelerde sendikalarla müzakerelerini yürüten, daha sonra bu alandaki "üstün başarıları" sayesinde önce MESS, sonra TİSK (Türkiye İşverenler Sendikası) Başkanlığına ve en son Dünya İşverenler Sendikası başkan yardımcısı konumuna terfi eden Tuğrul Kudatgobilik anılarını yayınladı. Burjuvazinin bu zeki ve deneyimli uşağı Gezi direnişini sınıfsal bir bakışla yorumlamış:
"Gezi olaylarıyla MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi arasında hiçbir bağ olmamasına rağmen çok önemli bir “sonuç” ilişkisi vardı. Türk Metal Sendikası ile MESS arasında yürütülmekte olan 2012-2014 yılına ait grup toplu iş sözleşmesi müzakerelerinin, aslında Eylül 2012’de biten sözleşmeden sonra başlaması gerekiyordu. Ancak Çalışma Bakanlığı’nın yetki tespiti kararlarını verememesi nedeniyle ancak Mart 2013 başında başlayabilmişti. (...) Türk Metal ile yürüyen grup toplu iş Sözleşmesinin bütün idari maddeleri ile sosyal yardım maddelerinde anlaşma sağlanmış, Mayıs ayı sonuna sadece “ücret zammı” maddesi kalmıştı. Türk Metal ile bu son celse için anlaşılan tarih 30 Mayıs 2013 Perşembe günü saat 14:00 idi. Toplantı MESS’in Şişli’deki binasında yapılacaktı. Toplantı saat 14:00 yerine 16:00’da başladı ve tam da Gezi olaylarının ayyuka çıktığı 31 Mayıs gecesi saat 2:00’de sonuçlandı.
Müzakere, gece 2:00’de bitti ama zabıtların yazılması ve imzalanması saat 4:00’e kadar sürdü. Sabah saat 6:00’dan itibaren de her iki taraf sözleşmenin bittiğini kendi tarafına duyurmaya başladı.
Böylece Eylül 2012’den beri süregelen işçi tansiyonu düştü, sekiz aydan beri devam eden heyecanlı bekleyiş sona erdi. İşçiler, sekiz aylık farklarını biri peşin, diğeri 30 gün içinde olmak üzere alarak sözleşmeden memnun ayrıldılar. Görüleceği üzere 220 binden fazla metal işçisini ilgilendiren bu grup toplu sözleşmesi, Gezi olaylarının hemen öncesinde bağlanmış, işçi ve işçi sendikaları Gezi Parkı hadiselerinin tamamen dışında kalabilmişlerdi.
Sonradan yaptığımız değerlendirmelere göre, biz ve karşı taraf o gece bu akdi bitirememiş ve işçiler ertesi gün “grev” kararı alarak, Gezi olaylarına şu veya bu şekilde dahil olmuş olsalardı, çok daha sert ve çok daha vahim neticeler ortaya çıkmış olabilirdi. Bu bakımdan işçi hareketinin Gezi olayları dışında kalmış olmasını tarihin ve talihin “olumlu bir neticesi” olarak yorumluyorum." (Tuğrul Kudatgobilik, Koç'larla Üç Nesil, s. 229)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder