24 Şubat 2023 Cuma

Ukrayna'da emperyalist yağma ve soykırım savaşın birinci yılında artarak devam ediyor

 "... Rus hükümeti bir konuda Avrupalı meslektaşlarının gerisinde kalmadı; aynı onlar gibi "kendi" halkını büyük çapta aldatma işini başarıyla gerçekleştirdi. Kitlelere şovenizm bulaştırmak, Çarlık hükümetinin "haklı" bir savaş yürüttüğü, "kardeş Slavları" tarafsızca savunduğu vb. izlenimini yaratmak amacıyla Rusya'da da devasa, canavarca bir yalan ve aldatma makinesi kurulmuştur." (V.İ. Lenin, Sosyalizm ve Savaş, 1915)

Çok keskin "anti-emperyalist" küçük-burjuva “sol” teorisyenler, Rus emperyalizmi söz konusu olduğunda, "sermaye ihracı diğer emperyalist ülkelere göre çok az”, “uluslararası tekelleri yok”, “üretim araçları üretimi yapmıyor”, “saldırı savaşı değil, savunma savaşı veriyor”, “Donetsk halkını neo-nazilerden koruyor” gibi argümanlarla günümüz Rusya'sının emperyalist bir ülke olmadığına dair teoriler uyduradursun, Ukrayna ulusu Rus emperyalizmi tarafından göz göre göre yok ediliyor.

20 Şubat 2023 Pazartesi

The Economist: "Türkiye'deki depremde yoksul bölgeler 3,5 kat daha fazla hasar gördü"

Gelişmiş kapitalist dünyanın en ünlü (ve aynı zamanda en yoksul düşmanı) ekonomi dergilerinden biri olan The Economist'te yayınlanan aşağıdaki yazıyı, bu dergiyi çıkaran militan tekelci kapitalizm savunucularının bile yaşanan depremlerdeki insan kayıplarının temel nedeni konusunda bizim burjuva basınından çok daha gerçeğe sadık olduklarını göstermesi bakımından önemli bulduğumuz için yazının tam bir çevirisini okurlarımızla paylaşma ihtiyacı duyduk. — İşçi Sınıfının Kurtuluşu.

...

Türkiye'deki depremde yoksul bölgeler 3,5 kat daha fazla hasar gördü

The Economist, 16.2.2022

Hayatını kaybedenlerin kaç kişi olduğunun sayımı hâlâ devam ediyor olsa da Türkiye'de 6 Şubat'ta meydana gelen depremlerin 2010'dan bu yana dünyanın en ölümcül doğal afeti olduğu daha şimdiden belli oldu. 

15 Şubat 2023 Çarşamba

Deprem ve Devlet

"Halk baskı altındaysa, kendine kendinden başka bir şey kalmamışsa, ona 'ayaklan' demeyen alçaktır." (Maximilien Robespierre)



Binlerce insan gönüllü olarak arama-kurtarma çalışmalarına katılmak için deprem bölgesine gitti. Devletin umursamazlığı ortaya çıktıkça, "iş başa düştü" düşüncesiyle gönüllü olanların sayısı daha da arttı. Fakat gönüllü olarak yardıma koşan yurttaşlar devlet düzeyinde bir koordinasyon ve önceden yine devlet tarafından yapılmış iyi bir plan olmadan ne kadar az şey yapabileceklerini acı bir şekilde görmek zorunda kaldılar. Şimdi binlerce insanın gönüllü olarak bölgeye koşması yeterli olmadı, demek ki deprem koordinasyonu planlamasını da biz yurttaşlar öğrenmeliyiz ve bir sonraki felakette onu da biz  yapmalıyız, o konuda da iş başa düştü, bunda bile devlete güvenemeyiz diye düşünmeye başlamış durumda. 

12 Şubat 2023 Pazar

"Bir daha aynı şeyleri yaşamamak" için

Herkes "bir daha aynı şeyleri yaşamamak" istiyor ama pekala bir sonraki büyük depremde de birebir aynı manzaraların hatta daha kötülerinin yaşanabileceğini de adı gibi biliyor. Bir daha aynı şeyi yaşamamanın tek yolu vardır, o da proleter devrimdir. Şu anda acil bir önlem olarak ülkenin yönetimini madencilere, işçilere ve tabandan yardımı örgütleyen devrimci ve demokratik kurumlara verin, depremin yaralarını sarmak için mümkün olan en iyi örgütlenmeyi en kısa zamanda kuracaklardır. Ama mevcut Taliban-Nazi koalisyonu değil de, isterse mümkün olan en insaflı, en izan sahibi bir burjuva hükümet başta olsun, halkın her çabası kapitalizm tarafından bin bir şekilde (doymak bilmez kâr hırsıyla, şovenizmle, kapitalistlerin iktidarlarını kaybetme korkularıyla vb.) sabote edilmeye devam edecektir. Ve ister bir yıl sonra, ister on yıl sonra olsun diğer yerlerde yaşanacak büyükçe her depremde, üç aşağı beş yukarı aynı korkunç ve dayanılmaz şekilde acı manzaralar yaşanacaktır. 

9 Şubat 2023 Perşembe

Deprem yıkıntıları altında burjuva bilimi

Türkiye’de bilimin popülerleştirilmesinde çok faydalı işler yapan Evrim Ağacı’nın kurucularından genç ve parlak bilim insanı Çağrı Mert Bakırcı fay hatları üzerindeki şehirlerde binaların depreme dayanıklı yapılmadığı, imar barışı adı altında çürük binaların resmileştirildiği, deprem bölgesinde giriş katlarının kolonları kesilip işyerine çevrildiği gibi herkesin bildiği bazı olguları sıraladıktan ve bu koşullarda başka bir sonucun beklenemeyeceğini - haklı olarak - saptadıktan sonra, samimiyetinden kuşku duymadığımız bir öfkeyle şunları soruyor

“... Tam olarak ne kadar süre geçtikten sonra "Tamam, diğer hiçbir şey işe yaramıyor. Artık bilimi dinlemeye hazırız. Bunlar başımıza tekrar gelmesin diye ne gerekiyorsa yapacağız." lafını duyacağız?  Kaç kişinin daha ölmesi gerekiyor bunu duymamız için?

Bu isyanımı bastırmak için kendimi gerçekten zor tutuyorum artık. Yeter… Biz ne zaman akıllanacağız?”

"Biz" yani Türkiye nüfusunun çoğunluğu olan yoksullar "akılsız" değiliz, parasızız, imkanlarımız dar, hiçbir zengin (ayrıca aptal değilse) depreme dayanıksız bir evde yaşamaz, ailesini o evde yaşatmaz. Fakat yoksullar sokakta kalmamak için ucuz nereyi bulursa orada yaşamak zorundadır.