İtalya Komünist Partisi'nin tarihsel liderlerinden büyük Marksist düşünür Antonio Gramsci, halk düşüncesinin çelişkili yapısı ve en ileri dünya görüşü olarak Marksizmin bununla ilişkisi konusunda gerçekten de derin düşünceler ortaya koymuştur:
"... Felsefenin pek güç bir şey olduğu yolunda çok yaygın bir önyargı vardır. Bu kanı, felsefenin yalnız belirli bir uzman bilginler kümesine ya da filozofluğu meslek edinmiş veya bir felsefe sistemi kurmuş olan kişilere özgü bir zihin çalışması sanılmasından ileri gelmektedir. Bu görüşü yıkmak gerekir. İşe bütün insanların "filozof" olduğunu ispatlamakla başlamalı. Yalnız bunu yaparken bu herkese özgü "kendiliğinden (spontane) felsefe"nin sınırlarını ve niteliklerini tanımlamalıyız: Herkese özgü dediğimiz felsefeye şuralarda rastlanır: 1 . gramer bakımından birtakım içeriksiz kelimelerin değil, fakat kavramların (concepts) ve önbilgilerin (notions) bütünü olan dilde; 2. kamusal düşünüş* ve sağduyuda; 3 . Halkın dinsel inançlarında ve bunun gibi "folklor" adı altında toplanan bütün inanış sisteminde. Boşinancın düşünüş, görüş, davranış sisteminde.